Bir Aralık Günü, Portofino ve Camogli Gezisi


Portofino

Çocukluğu “I found my love in Portofino” şarkısını dinleyerek geçmiş biri için, Genova’ya gidip de ordan Portofino’ya geçmemek olmaz. Portofino’ya Santa Margherita’dan tekne ve otobüs ile ulaşım mümkün ama biz yolculuğumuzu araba ile yaptık. Yarım saatte Genova’dan Santa Margherita’ya ulaştık, Santa Margherita’dan Portofino’ya geçmek ise on dakika sürdü.
 
Portofino'lu bir martı

Portofino’ya girişte arabaları sayıyorlar, bu nedenle eğer park alanında boş yer yoksa ya da içeriye girebilecek araba limiti dolduysa, beldeye girmeden önce içeriden birilerinin çıkmasını beklemek zorunda kalıyorsunuz. 

Biz uzun süre bekleme ihtimalimiz olduğu için korktuk ama kış aylarında beldede pek hareketlilik olmadığı için şanslıydık ve çok kısa bir bekleme süresinin ardından nihayet dünyanın en pırıltılı sahil beldesine ulaştık.

Portofino

Portofino, İtalya’nın çok eski ve korunaklı bir sahil beldesi, kökenleri çok derinlere dayanıyor. Fenike, Antik Yunan ve/veya Roma kökenli olduklarını söyleyenler var ama yaygın olan görüş; böylesine rüzgara ve denize karşı korunaklı olan koyun mutlaka daha eski sahiplerinin de olduğu ve tarihinin çok daha eski olduğu yönünde. 

Portofino

Civarındaki yunusların çokluğu ve koyun şeklinin de yunusu andırmasından dolayı “Yunus Limanı” yani “Portus Delphini” olarak da biliniyor.

Portofino

Portofino maalesef zenginlerin gözdesi, maalesef diyorum çünkü içinde yaşayanların etkisiyle oldukça pahalı. Küçücük hatıralık eşyaların bile fiyatları oldukça yüksek, restoranlarından, kafelerinden ya da dünyaca ünlü markaları satan dükkanlardan bahsetmiyorum bile. 

Portofino'da bir kafe

Portofino'da bir kafe

Ama yine de büyülü panoraması, denizinin şeffaflığı ve bu denizin etrafındaki yeşillikler ile dansını görmek her şeye bedel.

Portofino

Portofino

İnanıyorum ki, Portofino koyunun görüntüsünü Portofino’ya gitmiş gitmemiş herkes gözünde canlandırabilir. Sırtını dağlara vermiş, sarı, kırmızı ve yeşil tonlarının hakim olduğu binalar, berrak bir deniz ve ardında göz kırpan yeşil yeşil dağlar. 

Portofino’da da Genova’nın merkezinde sıklıkla görülebileceği gibi binaların cepheleri kabartma hissi verecek şekilde gölgeli boyanmış, bu nedenle dikkatli bakana kadar hangi pencerenin gerçek pencere, hangisinin yalancı pencere olduğunu anlamak pek mümkün değil.


Camogli

Camogli'nin Pengueni
Genova’ya dönüş zamanı geldiğinde, canımız dondurma yemek istiyor ve yolumuzun üzerindeki Camogli’yi gözümüze kestiriyoruz. Camogli, pengueni ile meşhur bir sahil kasabası. Penguen de Camogli’ye özgü bir çeşit dondurma. 










Gece karanlığında çok net fotoğraf çekmem mümkün olmadığından fazla fotoğraf paylaşımı yapamıyorum, ancak az biraz bilgi verebilirim kasaba hakkında.

Camogli

Kökeni, tarih öncesi (Prehistorik) diyebileceğimiz çağa kadar dayanıyor ve orta çağ ve sonraki dönemlerde de bulunduğu dönemlerden hep bir şeyler kapmış ve bugünkü halini almış. Rengarenk, birbirine sokulmuş evler, kışları dalgalı yazları sakin bir deniz ve tabi ki nefis balık yemekleri... 

Camogli

Kasabanın girişinde devasa bir tava size merhaba diyor, sorduğunuzda "Sagra del Pesce" için olduğunu söylüyorlar yani balık festivali için. 

Her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar gününde, Colombo Meydanı'nın (Piazza Colombo) eşsiz manzarasına sahip küçük limanında bu festival düzenleniyormuş. Festival, balıkçıların koruyucusu Aziz Fortunato adına bir seramoni ile başlıyor, kasaba sakinlerinin (Porto ve Pinetto) hazırladıkları ahşaptan heykel ateşe veriliyor ve festivalin sembolü balık pişirildikten sonra festivalin ziyaretçilerine dağıtılıyormuş. 

Mayıs ayında yine Camogli’yi ziyaret edebilmemiz mümkün olsa keşke diyerek bu şirin kasabaya veda edip, Genova’ya ailemizin yanına dönüyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Roma'ya (İtalya'ya) Gidecekler İçin Tavsiyeler

İtalya'nın Görülmeye Değer Orta Çağ Kasabaları 1 - Civita di Bagnoregio

Kısa Kısa Roma Gezisi: Bölüm 2 - Piazza Navona