İtalya'nın Görülmeye Değer Orta Çağ Kasabaları 1 - Civita di Bagnoregio

Civita di Bagnoregio


Orta çağa dair ne varsa her daim sevmişimdir. O zamanlar nerede, ne şekilde yaşadıklarını hep merak etmişimdir. Bu nedenle İtalya’nın küçücük hazinesi olarak bilinen bu orta çağ köyünü duyunca ziyaret etmeden duramadım. Bu arada küçücük derken abartılmıyor, köyde yaşayanların sayısı sadece 12. Ama tarihi yapısını hala korumuş olması ve Roma’ya yakınlığı sebebiyle yılın her günü çok fazla insan tarafından ziyaret ediliyor.

Bahsettiğim bu orta çağ köyünün ismi Civita di Bagnoregio, Kralın Banyosu anlamına geliyormuş. Etrüskler tarafından yaklaşık 2500 yıl önce kurulmuş. Ama erozyon nedeniyle dış dünyadan izole olmuş. Günümüzde sadece bir köprü vasıtasıyla ve yaya olarak köye ulaşılabiliyor. 

Civita di Bagnoregio


Civita di Bagnoregio

Civita di Bagnoregio’yu uzaktan gördüğümde beni oldukça etkiledi. Platonun üzerindeki köy epey görkemli. Bu nedenle ilk bakışta erozyonun köyün bir kısmını yuttuğunu farketmek ya da köyde doğmuş bir yazarın onu neden ‘ölen köy’ olarak tanımladığını anlayabilmek kolay değil. Zamana meydan okumuş, savaşını kazanmış, artık hep orada var olacakmış gibi bir havası var. Yine de turistler olmasa köyün nasıl görüneceğini merak etmeden duramıyorum.
 
Erozyon yüzünden köyde yaşayanlar köyden ayrılmışlar. Söylenenlere göre Etrüsk ve Roma İmparatorluğu zamanlarında akarsu ve yağmur sularının tahliyesi için kanallar varmış, onlar zamanında da erozyon sorunu mevcutmuş ve  çözüm bulmaya çalışmışlar. Ancak modern zamanların başlamasıyla birlikte umursamazlığın artması, rüzgarın gücüne karşı köyün direncini kırmış. Bir de büyük bir depremi atlatmanın etkisiyle erozyonun şiddeti artmış ve insanlar evlerinden ayrılmaya başlamışlar.


Köprüye varmadan önce birkaç binadan oluşan bir yerleşim yerinden geçmemiz gerekiyor. Burada kişi başı 1,5 euroya bilet alıyoruz. Bu binalarda yaşayanlar var mı bilmiyorum ancak restoranlar gözüme çarpıyor. Köyün ve etrafındaki yeşilliklerin güzelliklerine dalarak yemek yemek isteyenler için tercih edilebilir bir seçenek gibi görünüyor.


Civita di Bagnoregio

İtalyadaki hemen her yerleşim biriminde olduğu gibi buranın da kendisine has bir arması var. Kırmızı zemin üzerinde bir kule, kulenin altında bir ejderha, kuleye tırmanan bir aslan ve kulenin sol tarafında bir kordon ile birbirine bağlı, biri altın diğeri gümüş, iki anahtar. Aslan cesaret, yüce gönüllülük ve gücü simgeliyor. Aslanın kuleye tırmanırken resmedilmesi şehri gözettiğini ve koruduğunu, anahtarlar da güçler arasındaki bağlantıyı simgeliyormuş.


Civita di Bagnoregio

Köyün devasa kapısından geçmeden önce birbirine paralel iki tane aslan ve aslanların pençelerindeki insan kafası sembolleri gözüme çarpıyor ve hikayesini öğrenmek istiyorum.

Hikayeye göre; köyü yöneten Monaldeschi Ailesi, halktan vergi olarak oldukça yüksek miktarda altın ve ürün alıyormuş. Bu vergiyi alırken de halkın ihtiyaçlarını umursamıyormuş. Bu nedenle 1457 yılında çok şiddetli bir halk ayaklanması olmuş ve ayaklanma, köyün kontrolünün bu ailenin elinden alınmasıyla sonuçlanmış. Bu aslan sembolü de bu ayaklanmayı ve ayaklanmanın sonucunu şehre gelenlere hatırlatmak ve göz dağı vermek için kapıya işlenmiş.






Civita di Bagnoregio

Civita di Bagnoregio

Civita di Bagnoregio

Civita di Bagnoregio


Kapıdan içeri girer girmez sanki görünmez bir zaman tünelinde seyahat etmişim gibi hissediyorum. Kapı direk olarak orta çağ evlerinin sarmaladığı bir meydana açılıyor, meydanın tam ortasında köyün kilisesi “San Donato” ve onun çan kulesi var. Önce Etrüks tapınağı, sonrasında Roma tapınağı olarak kullanılmış ve şu an kilise olarak işlevine devam ediyor. Köyde tümüyle orta çağ havası hakim, köydeki evler ya da sokaklar Rönesans’tan hiç etkilenmemiş, sadece kilisenin ön cephesi Rönesans döneminde yenilenmiş.

 Civita di Bagnoregio


Bu arada öğreniyorum ki; yaklaşık bir asırdır Haziran ayının birinci ve Eylül ayinin ikinci Pazarında köyün meydanında eşek yarışı yapılıyormuş. Civita di Bagnoregio’ya gelmeden önce bu bilgiye sahip olmadığıma hayıflanıyorum. Sizde buradan bahsedilen yarış ile ilgili kısa bir videoyu izleyebilirsiniz.


Civita di Bagnoregio


Pinokyo ve Geppetto’nun Evi


 
Geppetto’nun evi üst kat


Geppetto’nun evi alt kat

Köy, birçok film ve diziye ev sahipliği de yapmış. Geppetto'yu bu yıl kaybettiğimiz İngiliz aktör Bob Hoskins'in canlandırdığı “Pinokyo’nun Macerasi” da bunlardan biri. Bir euro karşılığında Pinokyo’nun babası Geppetto’nun evini ziyaret etmek mümkün. 


Bu ev iki kattan oluşuyor. Girişte antika şarap yapım ve tarım aletlerini, alt katta ise zeytin değirmenini ve antika zeytin pres makinasını, Geppetto’nun küçücük yatak odasını, yemek masasını, Etrüsk geçidini gördük, tabii ki eşsiz manzarasını da es geçmemem lazım. Iki bölümden oluşan bir mini dizi olan Pinokyo’nun kamera arkası çekimini buradan izleyebilirsiniz.


Evden çıkıp, dar ve eğimli ana yoldan yürümeye devam ettiğimizde bir dizi Etrüsk mağarasının önüne çıktık. Buradaki Etrüsk yer altı mezarlarından biri, erozyonun etkisiyle keşfedilmiş ve şapel olarak kullanılmaya başlanmış. Bu keşiften sonra da köyün Etrüskler tarafından kurulduğu anlaşılmış.


Şapel Civita di Bagnoregio


Civita di Bagnoregio


Geppetto’nun kapısının önü



Köyde görülmeye değer şeylerden biri de “Maria’nın Bahçesi”ymiş. Ana yol takip edildiğinde  vadideki manzaraya direk olarak bakan, insana sanki boşlukta durup da vadiye bakıyormuş hissini veren, oldukça etkileyici  küçücük bir bahçeye çıkıyormuş. Eğer bahçe açıksa, yaşlı bir hanım olan Maria selam vererek köyün ziyaretçilerini bahçesini görmeye davet ediyormuş. Maalesef ben Maria ile karşılaşamadım ve bahçesini görme şansını kaçırdım. Ama yine de köyün her köşesinden gördüğüm manzaranın beni yeterince doyurmadığını söylersem nankörlük etmiş olurum.









Son Söz;
Civita di Bagnoregio



Dönüş yolunda köprünün üzerindeyken, köye ulaşmak için yürürken hissettigim yükseklik hissi ile dönerkenki yükseklik hissi bana biraz farklı geldi. Köprü yukarıya doğru eğimli olarak köye ulaşıyor. Sanırım bu nedenle; eğer köye doğru çıkarken arkanıza dönerseniz veya köyden geri dönerken ziyaretçilerden bazılarını ‘biraz’ ürkütüyor. Herkesi ürkütüyor dersem yalan olur, ama dönüşte ben ‘azıcık’ ürkmedim dersem bu da yalan olur:)
 











*Fotoğraflar ve yazı bana aittir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Roma'ya (İtalya'ya) Gidecekler İçin Tavsiyeler

Kısa Kısa Roma Gezisi: Bölüm 2 - Piazza Navona